Tarihsel süreç boyunca temel hak ve hürriyetleri kamu gücüne karşı korumanın yolları araştırılmıştır. Bireylerin demokratik bilinçlerinin gelişmesine paralel olarak devlet gücünün de hukuka uygun hareket etmesinin gerekliliği tartışılmış ve nihayetinde hukuk devleti ilkesi kabul edilmiştir. Bilindiği üzere hukuk devleti ilkesinin temel amacı, devletin hukuka uygun hareket etmesini sağlamak ve kamu gücünün eylem ve işlemlerini yargı denetimine tabi kılmaktır. Ancak bu yolla devlet gücüne karşı daha zayıf konumda olan birey, daha iyi korunmuş olur.
Hukuk devleti ilkesi, bireylerin temel hak ve hürriyetlerini koruması ve bireylerin daha güvenli bir ortamda yaşamalarının temini bakımından süreklilik gösteren bir ilkedir. Ancak zamanla bireyin temel hak ve hürriyetlerini daha etkili korumanın başka yolları da aranmaya devam edilmiştir. Bu anlamda bireysel başvuru yolu, temel hak ve hürriyetleri iç hukukta korumanın en etkin ve güvenilir yollardan biridir. Zira bireysel başvuru yolu ile temel haklarından birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden bireyler, doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel olarak başvurabilmektedirler. Diğer bir ifade ile bu yolla bireylerin temel hak ve hürriyetleri anayasa yargısı yoluyla güvence altına alınmaktadır. Bu nedenle bireysel başvuru kurumunun, anayasa yargısı çerçevesinde çalışılması önemlidir.
Bu çalışma giriş ve sonuç bölümlerinden başka üç temel bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ikinci ve üçüncü bölümleri 2013 yılında Atatürk Üniversitesi SBE’de yüksek lisans tezi olarak sunulmuş ve oybirliği ile kabul edilmiştir. Ancak çalışmanın anayasa yargısı açısından kapsayıcılık fonksiyonunu icra etmesi amacıyla yeni bir bölüm (birinci bölüm) daha çalışmaya eklenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde Türk Anayasa Yargısı, 16 Nisan 2017 referandumu ile onaylanan 21/01/2017 tarih ve 6771 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunu ile yapılan Anayasa değişiklikleri dikkate alınarak, genel hatları ile incelenmiş ve güncellenmiştir.