Batı Afrika kökenli bu masallarda, insanların bir arada yaşadıkları hayvanlar canlanıyor sanki... Aslanların, panterlerin kükremelerini; tepinen zebraların kişnemelerini; gergedanlann, su aygırlarının homurtularını, fillerin borazan misali seslerini, ağaç tepelerindeki baykuşların, adını bilmediğimiz yüzlerce kuşun, böceğin konserini duyar gibi oluyoruz. İnsanlar, yorucu bir gününün sonunda ateşlerin çevresinde kümelenip anlatırlardı bu masalları. Anlatmakla kalmayıp müzik eşliğinde dans ederek canlandırırlardı. Günümüz dünyasında, insan sayısı hızla çoğalırken hayvanların yaşam alanları daralıyor, kaçak avlanma yüzünden soyları tükenmeye yüz tutuyor. Bu masallar yeryüzündeki tüm canlıların güçlü, sağlıklı gelişmelerini sağlamak yönünde, toprağı, suyu, havayı kirletmeme sorumluluğumuzu anımsatıyor bize.