İşlemeli mahfazalar içine koyup, odalarımızın duvarlarına astığımız Kurân-ı Kerîm, anlaşılmayı/ hayatı anlamlandırmayı bekliyor Otomobillerin içini, işyerlerinin duvarlarını, camilerin kubbelerini süsleyen âyet-i kerîmeler, anlaşılmayı / hayatı anlamlandırmayı bekliyor O Kitap, insanlığın adresine gönderilen bir mektup; anlaşılmayı/hayatı anlamlandırmayı bekliyor Elde edemedikleriyle, elde ettikleri arasında sıkışan insan, hayata anlam veremeyişinin bedelini ağır ödüyor. Tarih sürecinde değişse de manzara, çıkmazlar değişmiyor. Bir insan modeli aranıyor, bir hayat şekli irdeleniyor. Farkında olsun ya da olmasın, insan fıtratını arıyor. Bu anlam arayışının fıtratla kesiştiği noktalar, Kurânın öngördüğü insanın yalnıza bir yönünü işaret ediyor. Kurân insanının, bir başka deyişle kâmil (bütün) insanın gerçekleşmesi ise hayattan beklentilerin tümünün fıtratla örtüşmesini gerektiriyor. Bu çalışma, Kurân Nedir? sorusunu bu amaçla sormakta, ona insan hayatını anlamlandıran ilâhî cevap olarak yaklaşmaktadır. Çünkü Kurân-ı Kerîm, kendini hidâyet rehberi olarak tanımlamakta, insan modelinin nasıl olacağını göstermekte, insan-hayat-tabiat-evren bütünlüğünün gerçekleştirilmesi için kurallar koymaktadır.