Zehirli boyanın, naylon halatın, alüminyum direğin bilinmediği, motorlu teknelerin parmakla gösterildiği, teknelerin altının bakır levhalarla kaplandığı, kendir halatlarla, tel ıstralyalarla donatıldığı, seyrin kürekle, bez/branda yelkenle yapıldığı yıllar. Cumhuriyet döneminin klasik yatlarının öykülerini, fotoğraflarını, çizimlerini, kişilerini, tasarımcılarını, ustalarını semtlerdeki, tersanelerdeki yaşamın peşinden 1940’lardan başlayarak anlatıyor yazar. Yaşamı tekne peşinde, tersanelerde geçmiş bir ustanın kaleminden, yatçılığımızın kaybolmaya, unutulmaya yüz tutmuş tarihini günışığına çıkarıyor İstanbul Kotraları. Elli ikisi çizim, yüzlerce tekne fotoğrafıyla birlikte seksen teknenin hikayesi yanında, çok daha fazla sayıdaki tekne hakkında da bilgi edinip, ipucu bulabileceğiniz benzersiz bir başvuru kaynağı ve kendi alanında bir ilk kitap İstanbul Kotraları.