Şimdi bütün tasavvurlarımın üzerinde hiçbir yıldızın aydınlatamayacağı kadar koyu bir karanlık var Ruken... Ender Özkahraman bir kez daha Güneydoğu’yu anlatıyor; ne söylese eksik kalacak kahırlı, yaralı ve netameli bir meselenin, bitmek bilmeyen bir savaşın üstüne cesaretle gidiyor. Dağla şehrin, partiyle devletin, Doğu’yla Batı’nın, masallarla ölümlü dünyanın arasında kalmış iki kadının, Ruken ile Pervin’in iç parçalayan kıstırılmışlığını hikâye ediyor. Kola şişeleri, tasfiye süreçleri, eprimiş masallar, çanta taşımayan kadınlar, Kavalcı’nın Çocukları, mezarlıklar, parti menfaatleri, her lafı işin esasına getiren abiler, takipteki polisler, hıyanet ve teslimiyet endişesi, helikopter sesi, uyuyamayan bebeler... Bir anlamı olsun diye çekilmiş tuhaf fotoğraflar! Yıldız Tutulması, nefes alamama halinin grafik romanı, insani bir ses: Bir çocuğun gözyaşı, Tanrı kelamından daha caydırıcıdır...