İnşaat Kuruluşlarında ve Şantiyelerde İnsan Davranışları
Hiçbir iş koluna benzemeyen şantiyelerin; hangi davranışları, nasıl ve neden sergilediğini anlamaya çalışmak ve bu süreçte öğrendiklerimi paylaşmak istedim. Çünkü inşaat kuruluşları ve şantiyeler; özellikle inşaat mühendisliği, mimarlık, iç mimarlık, Peyzaj mimarlığı vb. bölümlerin öğrencilerinin birçoğunun mezun olduktan sonra uğrak yeri veya çalışma alanını oluşturacaktır. Bu nedenle, ‘insan-kültür-algı’ bağlamında ortaya çıkan etkilerin ve sonuçların daha kolay anlaşılması açısından bu kitap onlar için bir başvuru kaynağı niteliği taşımaktadır. Çünkü buradaki birçok konu, ‘sadece şantiyelerde görülebilen, kendisine has’ durumları barındırmaktadır. Kurum, kuruluş ve kitleler tarafından yapıların yapım süreçlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak ‘davranışsal’ veriler de içeren kitap, inşaat kuruluşlarında ve şantiyelerde çalışan yöneticilerin insan duygu ve düşüncelerine yönelik uyguladıkları yöntem ve yaklaşımları tekrar gözden geçirmelerini sağlayacak deneyimlenmiş bilgiler de içermektedir. Öte yandan, sosyoloji ve kitle davranışları üzerine çalışanlar için de önemli bir başvuru kaynağı niteliğindedir...”
Kitapta incelenen ve aktarılan konulardan bazıları şöyle sıralanıyor:
• Şantiyelerde bekleme eylemi nasıl algılanır?
• Şantiyelerde anlamın egemenliği nasıl olmalıdır?
• İnsan kaynaklarının bir şantiyeye yansımaları ne yönde olur?
• Hayali deneyim ve hayali kişilik hangi sonuçları doğurur?
• İnşaat kuruluşlarının siyaset, hukuk ve bürokrasisi nasıl olmalıdır?
• Saldırgan yapılar ortaya çıkabilir mi?
• Yabancı dile yüklenen sermaye değeri şantiyelerin hangi durumlarına etki eder?
• Dünya genelindet ekelleşmiş inşaat kuruluşları neden bulunmaz?
• “Şantiyelerde ruhsal gerilimden kaçış yok” derken ne anlatılmak istendi?
• İnşaatın geleceği ve boyutları nerelere uzanıyor?
“Geleceğin inşaat sektörü, içinde çok farklı özellikleri barındıracaktır. Aynı zamanda alışılmışın dışında bulunan yerlerde, yeni nesil yapıların ortaya çıkacağını söyleyebiliriz. Yerleşik düzeni bulunan fabrikalarda ve işletmelerde teknolojik aygıtların kullanımı her geçen gün artmaktadır. Yerleşik düzeni olmayan şantiyelerde de teknolojik aygıtların kullanımı hızla ilerlemektedir. Bazı teknolojik gelişmelere baktığımızda, bu teknolojik gelişmeler inşaatla doğrudan ilişkili görünmese bile inşaatın geleceğini doğrudan etkileyecektir. Uzay İnşaat Mühendisliğinin oluşturulmuş olması bile, gelecekteki yapıların nerelerde olacağının da şimdiden habercisi konumundadır. Zaten şu anda dünya yörüngesinde birçok yapı bulunmaktadır. Yörüngenin dışında da yapılar ortaya çıkacaktır. Nitekim Mars ve diğer gezegenlere götüreceğimiz medeniyetlerin başlangıcı da teknolojik yapılarla ortaya çıkacaktır...”
“Şu anda şantiyelerde çalışan mavi ve beyaz yakalı kişilerin çoğunluğunu erkek nüfus oluşturmaktadır. Günümüzde doğan her çocuğun, zamanı geldiğinde üniversite mezunu olacağının beklendiği bir dönemde yaşamaktayız.Şantiyelerde ‘işçi’ olarak nitelendirdiğimiz emek çalışanlarının üniversite mezunu kişilerce yer değiştirmesi her ne kadar yakın bir geleceği işaret etse de nasıl biçimlenir bilinmez. Ancak eğitimdeki hayal kırıklıkları, aşırı oyun oynamak, obez olmak, ilaçlara ve uyuşturuculara fazla bağlı olmak gibi semptomlar günümüzde erkekleri sabote etmektedir.Bilindiği üzere şantiyeler son derece hareketli ve stresli çalışma ortamlarıdır. ‘Stresli durumlarda birçoğumuz benlik algımızı korumak için olan bitene dair anlayışımızı yeniden düzenleriz.’Şantiyelerde çalıştırılan baskın erkek nüfusun teknoloji ile sabote edilmesi ve anlayışların yeniden düzenlenmesi, şantiyelerde çalıştırılacak nitelikli erkek nüfusunu hızla azalttığı gözlemlenmiştir. Bu nedenlerden dolayı teknolojik alet ve araçlar şantiyelerde çalıştırılacak kişileri belirli bir dengede tutabilecektir. Bu dengenin en önemli kırılma noktası, teknolojik alet ve araçları kullanan şantiyelerin insan unsuruna olan bakış açısı etkili olacaktır...”