Her şey TRT tekelinin yıkılmasının ardından gelen özelleştirme furyası ile başladı. Hukukun kaale bile alınmadığı, tek ölçüsü ‘rating’ olan rekabet için her şeyin mübah olduğu bir
özel televizyon yayıncılığımız oldu sonunda. Yaşadığımız dünyanın algılanmasında vazgeçilmez bir öneme sahip olan “haber”, kendisine atfedilen tanımı gereği olması gereken nesnellik, tarafsızlık, dürüstlük, açıklık gibi kimi vasıflarını kendini yapanların insafına bıraktı. Önce sunuşu bozuldu haberlerin, sonra içeriği. Mesele yalnızca haberin magazinelleştirilmesi değildi; artık “üretimi ucuz-sürümü bol-tüketimi kolay” magazin de haber diye sunulabiliyordu.
Bugün magazinel haberlerin özel televizyon kanallarının haber bültenleri içindeki payı yüzde 40’ları aşmış durumda. Bu “magazinelleşme” süreci sonucunda haber kendi gerçekliğinden kopmuş, olay örgüsünde tali öneme sahip olan popüler ve magazinel ögeler tahammüden öne çıkarılmış, kimi zaman bir haberin metni gerçek dışı bir olay örgüsüne dayandırılacak kadar “iş” ileriye götürülmüştür. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyelerinden Hakan Ergül’ün akademik çalışması, işte bu rahatsız edici olguyu, özel televizyon kanallarının haber içeriğinde giderek ağırlığını artıran magazinleşme eğilimini anahaber bültenleri çerçevesinde inceliyor.