Kapitalizmin kendini varetme koşulları aynı zamanda kendi mezar kazıcılarını da eğiten bir süreç yaratmıştır. Marx’tan başlayarak bugünün filozoflarına ve siyaset kuramcılarına uzanan dönemde defalarca dile getirilen bu durum, John Holloway tarafından eylemek fiilinin çevresinde yeniden örülürken, iktidar ve güç sahiplerinin bireylerin yaratıcı potansiyelleri üzerinde kurduğu baskıyı, bu baskının yeniden yaratma ve yarattığına sahip çıkma kabiliyetini nasıl sekteye uğrattığını, “yapma gücü”nün “yaptırma gücü”ne dönüşürken iktidar olma mantığını nasıl beslediğini tartışıyor. İktidar Olmadan Dünyayı Değiştirmek kuşkusuz iktidarın kendi mantığına tâbi hale gelmiş bir muhalefet anlayışının ve başka bir dünyayı ancak iktidarın mantığıyla kurabileceğini zanneden bakış açısının da kapsamlı bir eleştirisi. Dünyayı yorumlamak çabasının bir adım gerisine düşüldüğü, sadece onun algılanmaya çalışıldığı bir dönemde yeniden ve kendi yapabileceklerimizin farkındalığında bir değiştirme çabasına yönelebilmek için yaratıcı imkânlarımızı harekete geçirebilmek de herhalde bu gücün bizlerde olduğunu farketmekle mümkün olacak.