XX. Yüzyılın İçi Boşaltılmış İnsanı En Az Bir Kere Aşık Olmadan XXI. Yüzyıla Giremez!
Bu kitap XXI. Yüzyılda İnsan Yönetimi adlı kitabın devamıdır. Birinci kitap daha teknik bir yaklaşımla insanı salt bir makine gibi görerek “gerekli malzemeler verildiğinde, doğru yatırım yapıldığında ‘ideal insan’ ortaya çıkar” tezini savunuyordu.
Evet, üretimi esas almak için bu tür yaklaşımı benimsemek şart. Her işletme, her bir çalışan XXI. Yüzyılda İnsan Yönetimi’ndeki kurallara, önerilere dikkat etmek zorundadır. Üretmeden, verimli üretmeden yirmi birinci yüzyıla giremezsiniz!
Ancak o kitapta eksik olanı başka bir kitapla tamamlamak gerekiyordu. Et ve kemik olarak da insanı anlatmak.
‘Bütün insan’ı anlatmaya soyunmak!
İnsan için sadece ‘bilgi donanımı’nın değil, aynı zamanda ‘duygu donanımı’nın da yirmi birinci yüzyılda gerekliliğini anlatmak.
Hatta yirminci yüzyılda içini boşalttığımız insanın içini doldurmak. Evet, üretmeden, verimli üretmeden yirmi birinci yüzyıla giremezsiniz ama…
Hayatınızda en az bir kere âşık olmadan da yirmi birinci yüzyıla giremezsiniz!