Hristiyanlık inancı, ortaya çıkışından itibaren misyon karakterli bir şekilde sistematize olmuştur. İsa’nın havarilerine söylediği: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin. Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna kadar her an sizinle birlikteyim (Matta 28:18-20).” Mesajı doğrultusunda inanan, din adamı, kilise arasındaki bağın kurulmasında misyon önemli bir paya sahip olmuştur.
Hristiyanlıkla özdeşleşen ve iç içe gelişen misyonerlik kurumu, Dünya tarihi ilerledikçe belirli dönüşümler geçirmiştir. Başlangıçta, Hristiyanlık inancının, ilk yayıldığı yerlerde tutunmasının başlıca yardımcısı olan misyonerlik, zaman içerisinde Batı sömürgeciliğinin ulaştığı coğrafyalarda, sömürgecilerin emellerini gerçekleştirmesi için önemli araçlardan biri haline gelmiştir.
Bu noktada misyonerlikle hedeflenen Batı emperyalizminin ulaştığı yeni coğrafyalarda “yeni müminler” ile nüfuz alanları vücuda getirmektir. Elinizdeki bu kitap, Türkiye’nin farklı üniversitelerinde, faklı disiplinlerde çalışan akademisyenlerin ortak ürünüdür. Eserin amacı, yeni bulgu ve belgeler ışığında Türkiye’nin gündeminden hiç düşmeyen misyonerlik meselesine yeni bir soluk kazandırmaktır. Çalışma içerisinde yer alan bölümler daha çok 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir. Coğrafi olarak Anadolu; misyonerler açısından ise Protestan Misyonerlerin faaliyetleri merkeze alınmıştır.