Gaston Bachelard ve Uygulamalı Akılcılık
Bilim felsefesi tartışmalarında tarihsel olarak iki ekol karşımıza çıkmaktadır: 19. yüzyılda ortaya çıkan pozitivist düşünce ve 20. yüzyılda ortaya çıkan post-pozitivist düşüncedir. Pozitivist düşünce bilimin ışığında dünyayı yeniden inşa etme uğraşısı içerisindedir. Evrensellik anlayışının özellikle önemli bir motif olduğu bu düşüncenin merkezinde doğa bilimlerindeki hesaplanabilirlik anlayışını sosyal bilimlerde de uygulama düşüncesi vardır. Pozitivist düşüncenin eleştirilmeye başlamasıyla yeni bir düşünce ortaya çıkmıştır. Buradaki filozoflar pozitivist düşüncenin tarihten ve toplumdan bağımsız olan ilerleme düşüncesine karşı çıkarak bilimin gelişiminde farklı motivasyon kaynaklarını ön plana çıkarmışlardır. Fransız bilim tarihi okulunun bir üyesi olan Gaston Bachelard’ın felsefesinin temelinde de aynı motivasyonu görmekteyiz. Bachelard, post-pozivitivist felsefenin önde gelen isimlerinin öncesinde bilimsel düşünceye yeni yorumlar getirmiştir. Felsefe tarihinde aklın kendisine kadar ele alınışını da inceleyerek, onları “Uygulamalı Akılcılık” anlayışı altında yeni bir diyalektik senteze tabi tutmuştur. “Uygulamalı Akılcılık” aklın salt deneyim veya salt akla dayandırıldığı modern düşüncenin aksine; yeni bilimsel çağın bize açmış olduğu ufukta teori ile pratiğin dayanışma içerisinde çalışması gerektiğini söylemektedir. Çalışmanın amacı, “Uygulamalı Akılcılık” anlayışının oluşumundaki felsefi altyapıyı incelemek ve epistemoloji alanında Bachelard’ın çalışmalarının özgün yönlerini ortaya koyabilmektir.