Tanrılar nerede?
‘Büyüsü bozulmuş dünyanın’ modern sakinlerinden bazılarına göre öldüler. Bazılarına göre, başka bir âlemden bizi izleyip sadece gerek gördüklerinde müdahale ediyorlar. Evreni yaratıp kendi köşelerine çekildiklerini söyleyenler de var. Kimine göreyse hiç var olmadılar; insanlığın olgunlaşınca inanmaktan vazgeçtiği çocukluk hayalleri ve korkularıydılar.
Oysa dünyanın dört bir yanında tanrıların, ataların, iyicil ve kötücül ruhların ve hayaletlerin günlük hayatın olağan bir parçası olduğu topluluklar insanlık tarihinin büyük bölümünde vardı, bugün de var. Bu ruhsal varlıklar yağmuru yağdırıyor, bitkileri büyütüyor, insanlarla birlikte avlanıyor, bazen onlara düşman oluyor, hatta onlarla evleniyorlar. Her evde, her ağacın dibinde bizi izliyor, bazen ödüllendiriyor, bazen de cezalandırıyorlar.
2021 yılında aramızdan ayrılan aykırı antropolog Marshall Sahlins’in yetmiş yıla varan bilgi birikiminin ve deneyimlerinin zirve noktası olan bu eser, bir yandan gözden düşmüş, uzun süredir can çekişen antropoloji biliminin durumunu değerlendirirken, diğer yandan da onu yeniden canlandırmanın ve tanrılarla iç içe yaşayan halkları ve kültürleri anlamanın yeni bir yolunu öneriyor. Afrika’dan Amerika’ya, Kuzey Kutbu’ndan Yakındoğu’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada, her taşın altından ruhların çıktığı, her köşe başında bir tanrıya denk gelinen ‘büyülü’ bir dünyada okuru etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor. Bu kültürlerin, insanlığın ‘çocukluk çağının kalıntıları’ olmadığını gösteriyor.