Herkes susup uzaklaşırken dik kayalıklarda yapayalnızdık. Hayır, beklenip umulduğu gibi yardım çığlıkları atmadık. O heybetli yalçın tepelerle arkadaş olduk, koro olduk, Ankara Radyosu olduk, birlikte memleket şarkıları söyledik. Yazar, muhalif, arkadaş, eziyet görenler, dışlananlar ama saçları gür bir neşemiz; dalları dikenli ve karmaşık, olsun, mosmor böğürtlenler gibi sevincimiz vardı.
Tek başına savaşarak köleleştirilmiş insanlığımızı aşabilir; özgür ve hür ormanlarımıza yeniden koşabiliriz. Kapitalizmle, emperyalizmle, ikiyüzlülükle, eşitsizlikle savaşabilmemizin başka yolu yoktur, küçük süs köpekleri ve tatlı mı tatlı şirin tavşanlarla siyasetçilik oynayanlara ayıracak zamanımız yoktur. Bu dünyada ‘tek başımıza, kendi pençe ve dişlerimizle’ var olacağız, beni herkes sevsin, kucağına alsın diyen sıcacık şirin tavşan kürkleriyle değil. VeryansınTV, duy ormanın sesini!