Kuramları ve Yöntemleri
Bireyin algı, beceri ve yaratıcı gücünün bir göstergesi olarak ortaya çıkan sanat eğitimi aynı zamanda duygusal ve sosyal eğitimin belirleyici bir unsuru olarak görülür.
İlköğretimden itibaren öğrencilerin sanatsal öğrenme ve düşünme becerileri, estetik algı kavrama düzeyleri ve ilgileri aynı yaş ve sınıf düzeylerinde benzerlik taşımalarına rağmen bazen birbirlerinden farklı, çok yönlü özellikler de gösterebilmektedir. Bu özellikleri dikkate almayı gerektiren günümüz sanat eğitimi anlayışı; öğretmeni, öğrenmeyi üst düzeyde gerçekleştirecek uygun öğretim yöntemini seçme ve uygulama zorunluluğu ve sorumluluğu ile karşı karşıya bırakmıştır.
Günümüzde davranışçı, tekdüze, yalın ifade biçimleri sanatın öğretiminin doğasını yeterince açıklayamadığı fark edilerek onun yerine eleştirel düşünme ve tasarım gücüne dayalı, yaratıcı ve oluşturmacı bir anlayış üzerinde yükselen yaklaşım biçimlerinin öne çıktığı görülmektedir. Dolayısıyla sanat eğitiminin doğasına özgü pedagojik gelişmeler bu alanın öğrenme ve öğretme politikasına yönelik yeni yaklaşım biçimlerini de doğal olarak etkilemektedir. Bu yaklaşım aynı zamanda bireyin, uygun ortamlarda, estetik duygu ve düşünce potasında çok yönlü gelişmelerini gerektirir. Böylelikle estetik başarının getireceği doyum, coşku, haz ve özgüven öğrencilerin gelecekteki başarılarına yönelik umut ve beklentileri için etkili olan yönlendirme ve güdülemeyi de sağlayacaktır.
Ayrıca sanat eğitimiyle öğrencilerin, gelecekte sanat’a ilişkin ön yargıları kıran, sanattan anlayan, estetik farkındalıkları gelişmiş duyarlı, özgün ve özgür düşünceli iyi bir sanat tüketicisi, entelektüel bireyler olarak yetişmeleri hedeflenir.
Sanat eğitimini sadece; sanatsal, biçimsel sorunlara, yorumlara estetik çözüm aramak ile sınırlandırmak doğru değildir. Sanat eğitimi ile yaşam; yeni bir dile, biçime ve ifadeye ulaşır. Dolayısıyla sanatta biçimlenen yaşamın kendisidir.