“Acılarınız, siz daha bana yaklaşmadan yüreğime ulaşır.”
Tekgül Arı, Bedenim Tetikte ve Aşk Susmadan Git adlı kitaplarından sonra üçüncü kitabı Nişa - Kaybolmaya Hazır Değilim adlı romanıyla okurların karşısına çıkıyor. Roman, “Benim hikâyem eksik Nişa,” sözüyle, tamamlanmamış, gizli kalmış hikâyelerin peşine düşüyor. İktidar, yine yoksul bir mahalleyi işaret etmiş, kentsel dönüşüm süreciyle birlikte birkaç ay sonra başlayacak yıkım için düğmeye basmıştır. Peki, gecekondu sakinleri bu yıkıma hazır mıdır? İşte tam bu noktada Hölderlin’in “İzahsız bir işaretiz biz” dizesi duyurur sesini.
Yazar, mahallede yaşayan sıra dışı karakterlerin, iç içe geçmiş, gizemli hikâyelerini, son derece çarpıcı bir üslupla anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda tıpkı heyecanlı bir filmin içindeymişçesine gibi yaşatıyor da. Bu nedenle sadece roman kahramanları değil okur da, ister istemez bir karakter olarak çekileceği romanın içinde kaybolmayı göze almak zorunda kalıyor.
“Hoş geldin Nişa, hoş geldin yüreğimin kalayı. Dünya güneşin etrafında dönerken sancılıdır, ama hiç yorulmaz ateşte pişerken. İnsanların çoğu tam tersi, karanlığı çağırırlar. Sen dilimin, gönlümün kalayı, ışıklar seni korusun. Gönlünü aç dünyaya; vatanımızdır bizim. Sevgiyle döner, güler, karanlıkta eğilir yüzü. Yüreğini genişlet, başını dik tut ki dünya sana sevgisini sunabilsin.”