Tarihi çok eskilere dayanan bu topraklar bize yıllardır bitmek bilmeyen bereketi ile vatan olmuştur. Anadolu bu gün dünya üzerinde sahip olabileceğimiz yegâne yurttur. Tabiat Anadolu’yu rengârenk süslerken, kadın ise bu muhteşemliğin baş tacıdır. Anadolu’yu yücelten kadının elinin emeği, ruhunun ışıltısıdır. Bu ışıltının kaynağı ise sanıldığından daha da derinlerden, en eskiden, kadim geçmişten gelmektedir.
Doğumundan itibaren kendi gibi olan, dedesi tarafından eğitilen Asaf Orhun yıllarca yasak olduğu için gidemediği evine tam yirmi iki yıl sonra geri döner. İznik’te onu bekleyen bugüne kadar ki en güçlü duygudur. Yaşarken yaşamı unutturan, ölümün asla yok edemediği bir duygu. Kuşun kanatlarında ki özgürlüğü, ağacın filizlenmesindeki büyüleyiciliği hisseden Asaf, Karya’nın bir kez gülüşü ile ilk defa beynine hükmedememiştir.
Gökyüzünden yeryüzüne düşen ilk kar, o gece onlar için yağmıştır. Rüzgârın, dağlara fısıldayışını duyabilecekken Asaf’ın duyduğu tek ses Karya’nın gecenin bilinmezliğinde heyecanla atan kalp atışlarıdır.
Anadolu toprağının verdiği güç ile nefes alan Karya için artık vakit gelmiştir. Çok sevdiği göl artık ona Asaf’ın kokusunu getirecek, her sabah doğan güneş, Asaf’a olan aşkını daha da güçlendirecektir.
Anadolu’nun son varisi Asiye Karya Derviş, gelen kötülük ne kadar tehlikeli olursa olsun İskenderiye’de sönen son ışığın Anadolu’da yanması için artık hazırdır…