Ey Masumiyet Manolya!..
Ey Allah’ım. ‘Bir’ çocuk için başladık bu kitaba. ‘Bir’ çocukla birlikte yazdık. Ve gördük ki o çocuk bizim kalbimizdeki çocukmuş. Çocukluğumuzmuş. Biz yazdıkça. O çocuk. Yeniden. Çocukluğuna kavuştu. En masum hâline. Kalbin kalbine kavuştu. Ve o an dünyadaki tüm kötülükler silindi. ‘Bir’ ışık parladı. Nur oldu. Yeryüzü eski sıhhatine kavuştu. ‘Bir’ çocukla nasıl olabilir değil mi tüm bunlar... Oldu. Cenâb-ı Allah’ın ‘Ol’ demesiyle oldu. O çocuk. Masumiyetin Cennet’iydi. Bakışında bu dünyayla ilgili hiçbir gölgelenme yoktu. Öylesine berraktı ki. Cennet’tendi. Hz. Âdem’in Hz. Havva’ya ilk bakışı gibiydi. şeytan sızamamıştı aralarına. Günahsızdı. Ve o ilk temas işte. ‘Bir’ bakışmayla gerçekleşti. Kalbin içinde. Kendi kendine.
Yapay zekânın zulmü hâkim artık dünyada. Kişiye özel cehennem algoritmaları. Her harfi. Kelimeyi. Mânâyı. Zorla iğdiş ederek hepsini sayılara çeviriyorlar. Yetmiyor. İnsanları. Çocukları. Yapaylaştırıp. Hibrit yapıp. Fıtrî tabiatından. Toprağından çıkarıyorlar. Masumiyetlerini bozuyorlar. Ey çocuk! Belki de. Hepimiz. Son insan nesliyiz. Rabbimizin emanetine hep birlikte sahip çıkmalıyız.