2019 yılında yüksek lisans tezi olarak sunulan “Ceza Muhakemesinde SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi)” konulu bu çalışmanın kitaplaştırılması fikri değerli hocam Prof. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM’ in cesaretlendirmesi ile ortaya çıkmıştır.
SEGBİS’ i ele alan basılı bir eserin bulunmaması, SEGBİS özelinde yürütülen akademik çalışmaların da neredeyse yok denecek kadar az olması bu çalışmanın kitaplaştırılması fikrinin temel gerekçeleridir.
Çalışmanın SEGBİS üzerine yürütülmesinin sebeplerinden biri ceza muhakemesine olan yüksek ilgimdir.
Serbest avukat olarak, duruşma salonlarında yasaların ve temel haklara ilişkin teminatların hukuksuz bir şekilde ihlal edildiklerine pek çok defa şahit olmam, suçlanan kişilerin özgürlüklerinin söz konusu olduğu ceza muhakemesine olan ilgimi artırmıştır.
Yasaların res’en araştırma ödevi yüklediği yargıçların muhakemeyi adil bir şekilde yürüteceğine ve ‘nasıl olsa’ adil bir kararla sona erdireceğine, bu sebeple de ceza muhakemesinde müdafiin işlevinin oldukça sınırlı ve hatta müdafiin ‘gereksiz’ olduğuna dair yaygın kanının gerçeklerle örtüşmediğini; savunma hakkının bizatihi karar vericiler tarafından kısıtlandığını; buna karşılık müdafiin yalnızca ‘bulunmakla’ bile savunma hakkı bakımından azımsanamayacak asgari bir koruma sağladığını ‘öğrenmem’, ceza muhakemesinde müdafii, duruşma ve savunma hakkı kavramlarına derinlemesine ilgi duymama sebep olmuştur. Bu ilgimin sonucunda anılan üç kavramın kesiştiği en kritik bir devre olarak şüphelinin ve sanığın dinlenilmesi meselesi gündeme gelmiş, bu sefer de doğrudan doğruyalık, yüz yüzelik, silahların eşitliği gibi ceza muhakemesine hakim olan temel ilkeler nazarında SEGBİS’ in ele alınması fikri ortaya çıkmıştır.
SEGBİS ‘meselesini’ doğru kavrayabilmek için; yalnızca ilgili kanun hükümlerini incelemek yeterli değildir. SEGBİS kullanımı nedeniyle çatışan değerler arasındaki dengenin; ceza muhakemesinin, muhakemeye hakim olan temel ilkelerin ve evrensel hukuk kurallarının amaç ve kapsamının ortaya konulması suretiyle sağlanması mümkün olabilecektir.
Ne pahasına olursa olsun değil; insan onuruna saygılı bir muhakeme sürecinde eşyanın ve doğanın imkan verdiği ölçüde maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlayan ceza muhakemesinde, suçlananın salt insan olmasının doğal sonucu olarak adil yargılanma hakkına sahip olduğu kuşkusuzdur.
Gelişen teknoloji ile birlikte muhakeme faaliyetlerinde teknik cihazlardan yararlanılmaya başlanmıştır. Bu sayede yargılama süreci olası zaman kayıplarının önlenmesiyle genellikle kısaltılabilmiştir. Ne var ki ceza muhakemesinin tek gayesi muhakemenin hızlı gerçekleştirilmesi değildir. Diğer yandan muhakemeyi çabuklaştırmak uğruna maddi gerçeğin araştırılması ilkesine ve savunma hakkına aykırı sonuçlara yol açan tedbirlerin tercih edildiği görülmektedir.
SEGBİS, ses ve görüntüyü aynı anda ve anında iletebilmek üzerine kurulu bir iletişim tekniği sistemidir. Günümüz şartlarında gerek yazılımsal ve donanımsal, gerek telekomünikasyon altyapısındaki eksiklik ve yetersizliklerden kaynaklanan sorunlar sistemin çalışma prensibine uygun olarak işlemesini engellemektedir.
SEGBİS’ e ilişkin düzenlemelerin Anayasa’ nın 36. maddesinde teminat altına alınan adil yargılanma hakkına aykırı sonuçlar doğurabilecek nitelikte olduğu görülmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’ nda sesli ve görüntülü iletişim tekniğinin kullanımını düzenleyen hükümler bütüncül olarak uyumlu olmadığı gibi savunma hakkını önemli ölçüde kısıtlayan ve ceza muhakemesine hakim olan ilkelere aykırı düzenlemelere sahiptir.
SEGBİS kullanımına ilişkin sakıncalar, maddi gerçeğin araştırılması ve savunma hakkı bakımından ihlallere neden olabilecek boyuttadır. Bu sakıncalar; maddi gerçeğe ulaşılması ihtimalini zayıflattığı gibi ülkemiz açısından da kaydadeğer boyutta olup, adil yargılanma hakkının ihlali gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde zor duruma düşmesine sebep olabilir.
Bu eserin amacı; anılan sakıncaların giderilebilmesi ve sanığın savunma hakkının tam olarak sağlanabilmesi için kanun koyucunun acilen bu sakıncalı alanlara müdahale etmesi, ceza muhakemesine hakim olan ilkelere uygun değişiklikler gerçekleştirmesi gerekliliğini ortaya koymaktır.
Tez olarak 2019 yılında sunulan bu eserin, kitaplaştırılmasının gecikmesinde üç sebep vardır: Birincisi, tezin başarılı bulunmasından sonra; ceza muhakemesi sistemimize yabancı bir muhakeme türü olan seri muhakeme usulüne ilişkin düzenlemeler getirilmesi ve bu düzenlemelerden biri olan Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’ nin SEGBİS kullanımına ilişkin hükümler içermesidir. Bu gelişmelerden sonra, olduğu haliyle tezi kitaplaştırmak, amaca uygun düşmeyecekti. Bu sebeple, Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’ nin SEGBİS’ i ilgilendiren hükümlerini metne işlemek gereği duyulmuştur.
Bir diğer gecikme sebebi, bu eserin kitaplaştırılması sürecinde ortaya çıkan ve kısa bir sürede ülkemizi de etkisi altına alan COVİD19 virüs salgınıdır. Bu satırların kaleme alındığı 08.04.2020 tarihinde, resmi kaynakların raporlamalarına göre virüs tüm dünyada 1.489.416 vakaya ve 87.292 kişinin yaşamını yitirmesine sebep olmuştur. Virüsün insanlar arasında doğrudan ve dolaylı temas yoluyla bulaşarak yayılabilmesi, bir takım tedbirlerin alınmasını gerekli kılmıştır. Bu kapsamda alınan tedbirlerin, yargı faaliyetlerine de yansımaları olmuştur. Bu tedbirlerin, sanığın meramını anlatma hakkı temelinde ele alınmasının yararlı olacağı düşünülmüştür.
Yazılan her bir hecenin doğruluğundan, yerindeliğinden ve gerekliliğinden emin olmak arzusu ise diğer bir gecikme sebebidir.