Giuseppe, Luca'nın çenesinden tutarak: "Peki, kızının ne suçu vardı, ha?" diye bağırdı. Luca'nın üzerinde hâlâ sarhoşluk vardı. “O kim be, adını bile hatırlamıyorum." dedi. Giuseppe'nin siniri daha da katlandı ve daha fazla beklemeden Luca'nın başına ve gövdesine birkaç el ateş etti. Giuseppe, görevini tamamlamıştı. Biraz soluklandıktan sonra aşağı inip bir sandalyeye oturdu, arkasına yaslandı, yorgundu. Sessizliğin ve karanlığın içinde düşünmeye başladı. On yıl önce böyle bir şey yapabilir miydi? Geçen zamanda hayat onu nasıl bir insana dönüştürmüştü? İçinde pişmanlık yoktu, sadece yaşamak istediği hayatla olayların onu ittiği noktayı düşünüyordu. Şu anda tek bir mermiyle her şeyi bitirebilirdi ama ya annesi? Öyle veya böyle hayatta kalması gerekiyordu. Ondan uzakta olacaktı belki ama en azından annesi, onun yaşadığını bilecekti.