“Terbiyesiz Arkeolog size bir sofra kuruyor!”
Bu sofrada kimler yok ki; ateşi bulan Homo Erectus’tan gösteriş budalası imparatorlara, ölümsüz Tanrı ve Tanrıçalardan hayatını kaybedenlere, büyük liderlerden kimi efsanevi karakterlere hatta kölelere…
Üstelik bu sofra öyle geniş ki, Mezopotamya çöllerinden bereketli Anadolu topraklarına, mağaralardan saraylara, düğünlerden cenazelere uzanıyor.
Terbiyesiz Arkeolog’un sofrasında lezzetli yemekler başrolde yer almıyor; tarih boyunca servis edilen iktidar savaşları, inançlar ve algı yöntemleri damağınızda mayhoş bir tat bırakıyor. Bu sofrada kimi zaman ülkeler yönetiliyor, tarihi kararlar veriliyor, itibar başköşeye oturuyor, görgüsüzler filozoflarla yan yana duruyor, kimi zaman aileler bir araya geliyor, evlilikler gerçekleşiyor, ölene yas tutuluyor hatta bu sofrada ölünüyor…
Öyle bir sofra ki; tarih boyunca kadın, çoğu zaman bu büyük ziyafette kendine bir yer bulamıyor. Amaç bu sofradan tok kalkmak değil, amaç esas mesajı vermek belki de.
Neresinden bakarsanız “bir tuhaf” olan bu sofrada siz okuyucuların, tarihe yön veren hikayelere şahit olmak için bir sandalyelik yeriniz var.
Buyurun afiyet olsun…