İçindekiler İçindedir
Anılar -III-
Karl Marx, Kapital’in önsözünde ‘De te fabula narratur!’, yani ‘bu senin hikayeni anlatıyor’ diye yazar. Ben de kendi hikayemi anlattım anılarımda. Eğer fark ettiyseniz, bu hikayeyi anlatırken hiç ‘keşke’ demedim. Zira keşke demek pişmanlık ifadesidir. Keşke demedim, çünkü yaşadığım ve yaptığım hiçbir şeyden dolayı pişman olmadım, pişmanlık duymadım. Esasen Marx’ın toplumların ve insanlığın tarihi bağlamında yaptığı ‘tarihte ne olduysa öyle olması gerektiği, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur’ şeklindeki tespiti, her bir insanın kendi kişisel tarihi bağlamında da doğru ve geçerli olan bir tespittir.
Benim hayatımda olanlar da, öyle olması gerektiği için, başka türlü olamayacağı için öyle olan şeylerdi. Özel hayatımda olsun, kamusal hayatımda olsun, meslek hayatımda olsun, pek çok inişler, çıkışlar, mutlu, mutsuz anlar yaşadım. Bu yaşadıklarım arasında isyan ettiğim, itiraz ettiğim, çaresiz olduğum için katlanmak zorunda kaldığım, haksızlığa uğradığım çok sayıda olay oldu. Sıkıntılı, üzgün, gerginlik, kızgınlık dolu zamanlar, tarifi imkansız mutluluklarla dolu düşsel anlar oldu. Güldüğüm, çok güldüğüm, sevindiğim, bulutların üzerinde gezindiğim günler, üzüldüğüm, çok üzüldüğüm, ağladığım zamanlar oldu. İyi ki de oldu bütün bunlar. Kalbim zaten atıyordu, ama o anlar, o günler, o zamanlar kalbimin ritmini değiştirdi.
Behçet Necatigil’in, ‘Sevgileri yarınlara bıraktınız / Çekingen, tutuk, saygılı. / Bütün yakınlarınız / Sizi yanlış tanıdı.’ dediği gibi, sevgileri yarınlara bıraktığım zamanlarım, çekingen, tutuk, saygılı davranışlarım, beni yanlış tanıyan ve hatta hiç tanıyamayan yakınlarım oldu. Bana yakın veya uzak olsun, elbette benim de yanlış tanıdığım, yanlış yaptığım insanlar oldu. Ama bunların hepsi, Marx’ın da söylediği gibi öyle olması gerektiği için, başka türlü olamayacağı için oldu. Ve iyi ki de oldu. Çünkü ben o olanların sayesinde, o insanların sayesinde büyüdüm, ben oldum, kendim oldum. Onun için yaşadığım hiçbir şeyden dolayı pişman değilim. Aksine o olanlara, o olanları bana yaşatanlara müteşekkirim. Onun için bir daha dünyaya gelsem, yine aynı şeyleri yaşamak, yine ben olmak, yine kendim olmak isterim. Ondan olsa gerek hayata dair, hayatıma dair hiçbir pişmanlığım ve hayattan, hayatımdan hiçbir bir alacağım, üstü kalsın diyebileceğim bir borcum yoktur benim.
Daha ne kadar yaşarım bilmiyorum. Sadece yolun sonuna biraz daha yaklaştığımı biliyorum. Ve geriye kalan ömrümü huzur içinde yaşamak istiyorum. Ve artık hiç kimseye, ama hiç kimseye ‘canım insanlar, bana bunu da yaptınız!’ demek istemiyorum…!