Başımızda iki farklı akıl olduğu fikri Hipokrat’a kadar gider. Bilim insanları bilinçli aklın yanı sıra muhakeme yapan, yol gösteren bir diğer aklı anlamada son yıllarda büyük yol kat ettiler: sezgi. Araştırmalar, sezginin sanılandan çok daha önemli olduğunu ortaya koyarken Einstein’ın şu sözünü doğruluyordu: “Sezgisel akıl kutsal bir hediye ve rasyonel akıl sadık bir hizmetkârdır”. Forbes dergisinde anlatıldığı gibi yapay zekâ ve otomasyon hızla yayılırken kişiler, bilgisayara benzeyerek değil insana özgü nitelikler sayesinde fark yaratabileceklerdir: sezgi gibi. Aynı şey kurumlar için de geçerlidir. Ama sezgiden yararlanmak için onu anlamak, sezgimizi eğitmek gerek.
“Beynin Beyni: Sezgi” serisinin bu kitabı; sezgi eğitiminin ilk adımı sezgiyi, diğer zihinsel olgulardan ayırabilme becerisini kazandırır. Sezginin deneylerle nasıl kanıtlandığını, bilinç, içgörü, içgüdü, duygu gibi zihinsel süreçlerle nasıl etkileştiğini, onlardan nasıl ayrıştığını gösterir. Yaşamda sezginin örneklerini veren gerçek öykülerle bilimsel materyali bir araya getirerek bilimle yaşam arasında köprüler kurar. Bir taraftan yukarıdaki konuları derinlemesine incelerken diğer taraftan geniş kapsamlı bir şekilde sezginin evrimini, nörolojisini, psikolojik ve sosyolojik boyutunu araştırır, yönetimde sezgiyi, kadın sezgi ilişkisini ve kadın hakları mücadelesinde sezginin oynadığı önemli rolü anlatır.
Akademisyenler kadar profesyonellerin de yararlanacağı bu kitap; araştırmacıların, karar vericilerin, yöneticilerin, uzmanların, kişisel gelişim okurlarının ve sezgi ile ilgilenen herkesin hizmetine sunulur.