Kitab-ı Ma-Hazar , Şerh-i Ala Pend-i Attar
Feridüddin Attâr’ın başyapıtlarından biri olan Pendnâme’nin çok çeşitli şerhleri yapılmış, eser yeni idraklerle buluşa buluşa, biraz da onların gönül aynasından geçerek günümüze kadar etkisinden hiçbir şey yitirmeden gelmiştir. Pendnâme-i Attâr Şerhi de, Osmanlı gönül erlerinden Mehmed Murad Nakşibendî’nin (1788-1848) yaptığı kapsamlı şerhlerden biri olup esere, kendisinden önce yapılan İsmail Hakkı Bursevî şerhinden örnekler de sık sık eşlik ediyor ve yeni keşif alanları açıyor. Bu yönüyle de Pendnâme-i Attâr Şerhi aynı zamanda Attâr, Mehmed Murad ve Bursevî’nin bir araya geldiği büyük bir buluşma örneği. Attâr’ın gönlünde öz olarak doğan Pendnâme, şerhedenlerin gönlünde yankılana yankılana çağları aşarak güncel hâle geliyor. Pendnâme-i Attâr Şerhi, bütün bir iç dünyamızı iyileştirici etkisiyle ilkbahar gibi yeniliyor, yaz gibi ısıtıyor, sonbahar gibi pişmanlıkların ve özlemelerin hüznünü dalga dalga yayıyor ve kış gibi özeleştiriyle kendimize getiriyor, dinginleştiriyor. Ve bütün bir hayatı mevsim mevsim hakikate bağlıyor. İnsana hakikat karşısındaki konumunu yeniden gözden geçirmesinin yollarını gösteriyor. Eser, görselin cezbesine kapılmış, hızın rüzgârına tutulmuş günümüz insanına daima hakkı, hakikati söyleyen, ahlâkın şaşmaz yolunu gösteren dost bir ses. Erdemlerle hayatın pratiklerini birbirini yok saymadan mezceden Pendnâme-i Attâr Şerhi, bir bilgenin yüksek tecrübelerini, zengin irfanını, işlek zekâsının inceliklerini günümüze taşıyor. Mütevaziliğinde de eşsiz Mevlâna dememiş miydi? "Attâr aşkın yedi şehrini gezdi, dolaştı. Bizse henüz bir sokağın dönemecindeyiz." Bu yönüyle Pendnâme-i Attâr Şerhi, aynı zamanda bir aşk öğretisi şerhi.