Hüseyin Nihal Atsız, Türk fikir hayatının en mücadeleci isimlerindendir. Korkusuzca kalem oynatmıştır. Neye inandıysa onu, zorlukları göğüsleyerek, hapse girmeyi göze alarak, savunmuştur. Hiçbir surette inanancından taviz vermemiştir. Atsız, mücadeleci kimliği yanında büyük bir ilim adamı ve büyük bir edebiyatçıdır. Atsız bir "Türkçü"dür. Osmanlı Devleti'nin yıkılış evresini çocukluğundan itibaren büyük acıyla gözlemiştir. Kimin neden Türk'e hücum ettiğini, kimin neden Türk'ü istemediğini çok iyi bilmektedir. Osmanlı'dan herkes çekilip giderken ve herkes bir parçasını koparırken, kurucu unsur, bu toprakları vatan edinen unsur Türklerin azabını yüreğinde hissetmiş ve kendisini "Türk"e adamıştır. Mücadeleci fikir adamları uçlardadır. Zaman zaman Atsız'ın da aşırılıklarını görmekteyiz. Esas itibarıyla talebi Türk'ün ilelebet var olmasıdır. Türk'ün var olabilmesi için tarihini doğru okuması, fikrini, ilmini, edebiyatını geliştirmesi esastır. Medenî dünyada yer tutabilmenin ilk şartı, bir milletin kendisini bilmesidir ve kendisini donatmasıdır...