Bu çalışmada, yargı faaliyetinin en temel unsuru hakim ve savcılar yönünden fail bazında görevi kötüye kullanma suçu incelenecektir. İnsanlık tarihi düzensizliğe karşı savunma aracı olarak geliştirdiği hukukun, en etkin öğesi hakimin1 insani yönünü gözeterek, hakim vasıflarına ve mesleğin icrasına ilişkin olarak etik ve ahlaki ilkeler ve hakimlerin suçlarına yönelik yaptırım belirleme yolunda karşılıklı etkileşim içinde ilerlemektedir. Hukuk esin kaynağı ister ilahi ister beşeri olsun, her millet ve topluluk kendi hukuk kültürünün yansımasının sonucu, yazılı veya ananevi olarak belirlediği vasıflara hakimin hakim olmasını istemiştir. Hakimin görevi kötüye kullanması 2 hukukun amacı olan adalete güveni, devlete itimadı sarsıcı en tehlikeli ve asli olumsuzluktur. Toplum yaşamının ve hukuk kültürünün genel yansıması olan hakimlerin ahlaki, etik yönden en üst seviyede numune şahsiyet olması, görevlerinin icraları yönünden ise uygulayıcısı oldukları bu genel düzenlemedeki suçtan mutlak arî olmaları şarttır. Değilse, kendi şahsiyetleri ve mesleki kimlikleri açısından koşul olan ancak düşünce ve yaşam biçimini almayan değerleri, başkaları adına korunan hukuki değer olarak normatif açıdan hükme bağlamaları adalet duygusunu tatmine hizmet etmeyecektir.
İncelememizde hakim vasıfları ve meslek etiği ilkelerinden ziyade, ulusal mevzuat ve karşılaştırmalı hukuk yönünden hakimin görevi kötüye kullanma suçunun unsurları, uygulama şekli, bağlantılı suçlarla karşılaştırması yapılarak, uygulamaya ve geleceğe ışık tutacak önemde boyut yakalanmaya çalışılmıştır.