Yırtılmış bir fotoğraf gibi bir şey olmalı sonrası.
Belki de içimizde olduğunu düşündüğümüz bu rüzgâr, bir meltemle başlayıp hortuma dönüşmüştü.
Farkında değildik biz bazı şeylerin. Adım attığımız yerin savrulup gitmesinin sebebinin bizler olduğunu hiçbir zaman bilemedik. Bilseydik, en azından bir şeyler fısıldayabilirdik. Saçma da olsa söylerdik. Çünkü korkularımızın üzerine bir nokta atıp, pergelle defalarca çevirmiştik çevremizi.
Önümüz sağımız solumuz, her yerimiz aşılmaz surlarla çevrilmişti. Yine de o surların arkasındakilere bir şeyler dedik, en azından denedik. Kan a Gül dedik. Biraz da dikenliydik. Bilmem anlatabiliyor muyum?