21. yüzyılda ekonomik ilişkiler sistematiğinde ortaya çıkan yeni dengelerle birlikte işletmelerin iş yapış biçimlerinde ve pazarlama anlayışlarında görülen değişim ve gelişime bağlı olarak pazarlamada bütünsellik ifade eden yeni bir pazarlama anlayışına geçilmiştir. Yönetim felsefesi olarak pazarlamada bütünleşik bir yaklaşımı vurgulayan bütünsel (holistik) pazarlama yaklaşımı ve sistem yaklaşımının gereği olarak işletmenin tüm fonksiyonel bölümlerinin ve çalışanlarının nezdinde gelişen müşteri odaklı olma ilkesi bu çalışmada esas alınan temel anlayışlar olmuştur. Bu çerçevede, Harvard Business Review tarafından son 75 yılın en yenilikçi uygulaması seçilen Balanced Scorecard’ın dört temel perspektifini oluşturan finansal perspektif, müşteri perspektifi, içsel iş süreçleri perspektifi, öğrenme ve gelişme perspektifinin neden-sonuç ilişkisi içinde dengeli ve bütünleşik bir yapıda ele alınması pazarlamada bütünsel yaklaşımla oldukça uyumludur. Aynı şekilde Balanced Scorecard’ın müşteri perspektifi ile pazarlamada müşteri odaklılık arasında da benzer bir uyum söz konusudur. Günümüzde kuruluşların dokunulmaz varlıklarının, kuruluş değerinin neredeyse % 75’inden fazlasını temsil ettiği düşünüldüğünde, bir işletmenin entelektüel varlıklarını harekete geçirmesini sağlayan Balanced Scorecard’ın hem bütünsel pazarlama açısından hem de stratejik yönetim açısından önemi kolaylıkla anlaşılmaktadır. Yönetim takımlarının büyük çoğunluğunun stratejiyi tartışmak için zaman ve bütçe ayırmakta zayıf kalabildikleri ve çalışanların stratejiyi doğru olarak anlamada ve uygulamada zorlanabildikleri hatırlanacak olursa, kurum stratejisini tanımlama ve uygulama aracı olarak Balanced Scorecard, stratejinin süreçlerden çalışanlara kadar hızla yansımasına yardımcı olmaktadır.