Musaşi Lordu iç savaş döneminde doğmuştu. Hem bilgeydi hem de lider ruhlu bir adamdı. Çağının en güçlü ve en acımasız savaşçısıydı. Ancak anlatılanlara göre aynı zamanda sadistti ve sapkın cinsel arzuları vardı…”
20. yüzyıl Japon edebiyatının devlerinden, büyük eserlerin yaratıcısı Cuniçiro Tanizaki, kariyeri boyunca ülkesinde döneminin en büyük yazarı olarak kabul gördü, daha sonra ise Haruki Murakami, Yasunari Kavabata ve Yukio Mişima’yla birlikte savaş sonrası Japon edebiyatının “büyük dörtlü”sünden biri olarak anıldı. Eserlerinde kadın erkek ilişkilerini, erotizmi ve saplantıları cesurca işleyen Tanizaki, Musaşi Lordu’nun Gizli Yaşamı’nda sapkın bir lordun hayatını tarihi roman biçiminde kaleme alıyor.
Musaşi Lordu’nun on iki yaşındaki oğlu Hoşimaru rehin tutulduğu Ocika Kalesi saldırıya uğradığında kanlı mücadelelere ve vahşi ölümlere tanık olur. Gördükleri karşısında büyülenen Hoşimaru yıllar geçtikçe efsanevi bir samuraya dönüşse de ölüme dair fanteziler ile sadomazoşizme düşkün hâle gelir ve kendisini benzer arzuların peşinde koşan bir kadınla tehlikeli bir ilişki içinde bulur.