Schiller, İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplarda sanatçının, çağının çocuğu olduğunu söyler. Ama hemen ardından ekler: ‘‘Eğer aynı zamanda çağının çömezi veya gözdesi ise vay haline onun!’’ Bütün şikâyetlerine hatta feryatlarına karşın onların yaşadıkları çağ ‘‘çağının çömezi veya gözdesi olanların vay haline’’ demelerine izin veriyordu. Bugün ‘‘vay haline’’ denileceklerin başına bütün günahı ruhça daha soylu insanların yaşadığı çağlara özlem duymaktan ibaret olanlar gelmektedir.
İnsan, içerden yozlaşmanın dışardan soysuzlaşmanın kıskacında. İçinde yücelere olan iştiyakını kaybetti, hırs ve tamahın kölesi oldu. Bu ikisinin kurduğu, şimdilerde kasıp kavurduğu dünyada alçaklık dört bir tarafta kol geziyor ve insanın içinde soyluluk adına geriye ne kalmışsa bir bir teslim alıyor. Direnenlerin ne yardımına koşanlar var, ne feryadına kulak kesilen.
Nasıl ki insan üzerindeki tahakküm insanın özünü sakatlıyor, onu insanlığından ediyorsa ve bu bakımdan özgürlük insan için ekmek su kadar doğal bir ihtiyaçsa, insanın kendi dışındaki şeyler üzerindeki tahakkümü de her ne kadar başlangıçta özgürlüğünü destekleyip güçlendireceği zehabını uyandırıyorsa da, bugün artık ayan beyan göründüğü üzere, özgürlüğüne değil ancak keyfiliğine hizmet etmekte, keyfilik de sonunda zorbalığa dönüşerek insanı insanlığından etmektedir.