Her şeyin olduğu, ama hiç kimsenin izleyenden başka olmadığı bir şeydir pornografi.
Bu temel özelliğiyle yeni fizik önermelerden sanata kadar porno kavramı bütün alanlarda ilgiden çok sınır dürtüsü uyandırmıştır.
Pornografi insanın kendini kontrolsüzce dürtmesinin alenileştirmesinin sınırlandırıldığı alanın içte kalan bölgesidir.
Aslında hepimiz o bölgedeyiz, ama orada hiç olmadığımızı söyleriz.
Anahtarı saklar ve kaybetmiş gibi yaparız.
Bu yönüyle bu “iki yüzlü” tutum sinemadan internete, şiddetten cinselliğe kadar uzar, büyür ve neredeyse bütün hayatı kaplar.
Bir ölüm ânı kadar doğum ânı da tüm çıplaklığıyla pornografik midir? Neden tüm sınırları ahlak çekmektedir? Özgür iradeye özgür ahlak da gerekli değil midir?
Pornografi sanırız doğru davranma sanatından da kaçışımızı itiraf edemediğimiz en kirli andır.