Ahmet Cemal, edebiyatseverlerin yakından tanıdığı bir ad. Deneyimli, usta bir denemeci, usta bir çevirmen. Köşe yazılarıyla da sesini duyuran Ahmet Cemal, şimdi, ilk kez bir başka yönüyle, ‘öykücü Ahmet Cemal’ olarak çıkıyor karşımıza. Ustalıkla kullandığı Türkçe’yi, yılların edebiyat birikimini, yaşam deneyimini ve elbette ki doğal yazma yeteneğini bu kez öykülerinde kullanmış. Keşke öykü yazmaya daha önce başlasaydı dedirtecek lezzette, ustalıkta öyküler var Dokunmak’ta. Yazar, sıradışı, çarpıcı, ama gerçek konulara çekinmeden el atıyor. Pek çok şeyi göze alarak yüreklice yazıyor. Toplumun genelgeçer kurallarının dışına düşen, ama yadsınmaz bir biçimde de toplumun gerçeği olan kimi konuları, imgelemenin de yardımıyla işliyor. Kitapta on öykü yer alıyor; bunlara bir bütün olarak da bakılabilir. Bütün öyküleri doşan, kiminde az, kiminde belirgin bir biçimde kendini hissettiren temel bir izlek var: insanı insan olarak incelerken, onu bütün zayıflıkları, bütün kusurları ve sapıklıklarıyla ele alırken derin gözlem gücünü de ortaya koyuyor yazar. İnce bir duyarlıkla kurgulanmış bu öyküler, yıllarını edebiyata vermiş bir aydının değişik bir alandaki yeni ürünleri.