… İşte tam o anda, kulakları tırmalayan bir kadın çığlığı işitildi. Galata Kulesi’yle meydanın ışıkları aniden söndü ve bir tabanca sesi duyuldu. Meydandaki uğultu bıçak keser gibi dindi. İnsanların tüyleri diken diken olmuştu. Meydanın sakin, tok köpeği uykusundan sıçrayıp, yaralanmış gibi ciyaklayarak yan sokaklardan birine kaçtı. İnsanları bu keskin kadın çığlığı mı, yoksa aniden esiveren poyraz mı ürpertti, bilinmiyor. Meydanda duvar diplerine sığınanlar telefonlarının ışıklarıyla, üstlerine çökmüş karanlıktan sıyrılıp, olanı biteni anlamaya çalışıyorlardı. İşte o zaman meydanda kanlar içinde yatan bir ceset olduğu fark edildi.
Dahası var…