“Her gün nerede, kimin önünde olursa olsun secdeye kapanır gibi eğilir, bu şekilde yaşar giderdi. İnsanların, kendilerinden üstün gördüklerine saygı duyduklarına, aşağıda gördüklerine ise zorbalık yaptıklarına, içip içip karılarına ve çocuklarına vurduklarına şahit olmuştu.”
Birbirini vakitsiz tanıyan iki yüreğin hikâyesi… Girdiği ilk evlilik girişimi hayal kırıklığı ile sonuçlanan O-Tama, babasıyla birlikte bu buhranı atlatmaya çalışırken hayatına yeni bir kapı açılır. Çevreden gelen “tavsiye” niteliğindeki baskılar sonucu babasının iyiliği ve huzuru için zengin bir tüccar olan Suezō’nun metresi olmayı kabul eder. Fakat beklediği rahat hayat, günden güne babasıyla arasına mesafe koyan ve aslında bilmediği gerçeklerle yüzleştiği bir çıkmaza sürüklenir. Tam da bu çıkmazın içinde tanıştığı tıp fakültesi öğrencisi Okada ise O-Tama’nın zamanı geri alma isteğini tetikler.
Modern Japon edebiyatının önde gelen isimlerinden Ōgai Mori’nin 20. yüzyılın başlarında kaleme aldığı Yaban Kazı, kadın-erkek ilişkileri ve toplum baskısı çerçevesinde dönemin Japonya’sına geniş bir perspektif çiziyor.