Halide Edip Adıvar; çok uzun yaşamış ve yaşamı Türk tarihinin dönemeç yıllarıyla özdeşleşmiş, çok yapıt vermiş, üzerinde çok durulmuş, pek çok, belki en çok tartışılmış, araştırma yapılmış, yazı yazılmış bir yazarımız. Dahası bir o kadar da eleştirilmiş bir yazarımız. Ama bunlar, kimi siyasal nedenlerle toplumumuzda zamanla gözardı edilmiş olsa da, o yine "Özgün bir Türk aydını"/ Türk aydın kadını / kadın yazar" kimliğinden hiçbir şey yitirmemiş bir yazarımız. Kanımca onun bu kimliği, hiçbir kadın yazarımızın bu güne dek ulaşamadığı bir güce ve etkiye sahip: Bu nedenle onun, kendisiyle özdeş yapıdaki kadın kimliklerini çözümlemek bana çok ilginç geldi, yazınımız açısından da, yararlı olacağını düşündüm. Halide Edip Adıvar'ın ilk dönem yapıtları gerek onun sonraki iki döneminin yolunu açan yapıtlar olması gerekse roman sanatının belkemiği olan aşkı, toplumsal değişimler içinde yoğurması açısından ilginç ve vurucu öğeler taşımaktadır. Sonraki iki dönem ayrıca ele alınması gereken dönemlerdir.
1882'de İstanbul'da doğup 1964'te yine İstanbul'da ölen, Meşrutiyet döneminde Mısır'da sürgün, Cumhuriyet döneminde de ondört yıl Avrupa'da Amerika'da, Hindistan'da gönüllü sürgün olan Halide Edip Adıvar'ı okurumuza bir bölümüyle de olsa yeniden aktarmaya çalışmak, benim için onurdur. Onun karanlık bir ormanda yolunu arayıp kuşlara benzeyen yapıtlarını okura yeniden anımsatmak gerekli saydığım bir edimdir.
(Tanıtım Bülteninden)