“Biz yanlış yapmıyoruz değil mi? Yani böyle.”
Bakışlarını yoldan çekip uzun sayılacak bir süre bana baktı. Sonra yeniden yola döndü. Cevap vermemesi içimde bir şeyler kırmak üzereydi. Aldığı derin nefesini ruhumda hissettiğimde, konuşmaya başladı.
“Bu yanlışların kimin için olduğu çok önemli. Kim için yanlış yapıyoruz? Ne için yanlış yapıyoruz? Ne yanlış ne eksik? Nikâh mı eksik? Düğün mü eksik? Hemen yarın ikisi de kabulüm. Kır düğünü mü istersin? Tam kır zamanındayız. Yaz düğünü mü istersin? Senin için güneşi havayı ısıtmaya ikna ederim. Kış düğünü mü istersin? Bulutlar ile anlaşma yapmaya hazırım. Sadece söylemen yeterli, bunu biliyorsun değil mi?"
İçimdeki sessizliği ve eksikliği cümleleri ile süpürürken devam etti.
"Yanlışları başkalarına göre değerlendirme küçük kadınım. Lütfen yapma bunu. Onlar yaşamayacak bizim hayatımızı. Onlar bizimle mutlu olmayacaklar ya da onlar üzülmeyecekler. Onlar bizim hayatımızda sadece figüranlardan ibaretler. Bırak bizim hayatımızı biz yönetelim. Yanlışlara da sen karar ver çünkü ben seninle tüm yanlışlara hazırım."