Yazıcıoğlu Mehmed (Muhammed); Anadolu’da astroloji üzerine yazılmış ilk Türkçe eserin (Şemsiyye 1408) yazarı Yazıcı Salih’in oğludur. Yazıcı Salih, bazı rivayetlere göre aslen Ankaralı olup bilgili ve kültürlü bir kimsedir. Devlet hizmetinde kâtip olarak çalışmıştır. Mesnevi nazım şekliyle yazdığı beş bin beyittik Şemsiye adlı eserini 1408 yılında tamamlamış ve Ankara’da yaşayan Devlet Han ailesinden İskender bin Hacı Paşa’ya ithaf etmiştir. Salih’in mezarı, sözlü rivayetlere göre Gelibolu’da bugün Yazıcıoğlu Mescidi denilen kapalı türbe kısmındadır. Yazıcıoğlu Mehmed’in doğum yeri hakkında hiç bir bilgimiz yoktur. Gelibolu’ya sonradan gelip yerleşmişlerdir. Gerek Yazıcıoğlu Mehmed’in, gerekse küçük kardeşi Ahmed-i Bicân’ın ilk hocaları babalarıdır. Yazıcıoğlu Mehmet, Arap ve Fars dillerini çok iyi bilir, kitaplarını yazarken bu dillerdeki eserleri incelerdi. Kendisi,
Zeynel-Arap ile Haydar-ı Hâfi’nin üstadları olduğunu bildirir. Yazıcıoğlu Mehmed’in manevi sahada ise en büyük mürşidi, devrinin mana sultanı Hacı Bayram Veli hazretleridir. Hacı Bayram Velî, II. Murad’ın davetini kabul ederek Ankara’dan Edirne’ye gelmiş, geliş gidişinde Gelibolu’ya da uğramıştı. Hacı Bayram Veli’nin Mehmed’i ve Kardeşi Ahmed-i Bicân’ı irşadı bu vesileyle gerçekleşti. Yazıcıoğlu Mehmed, eserlerinde şeyhinden gayet hürmetkar bir dille bahseder. Hacı Bayram Veli ile tanıştıktan sonra, bütün ömrünü Gelibolu’da, deniz kenarındaki barınağında bir inziva içinde geçirdi ve eserlerini burada verdi. Yazıcıoğlu Mehmed, önce kendi deyişiyle, "Ne kadar tefsir varsa bulup özünü bir
bir almak, hadisleri gözden geçirmek suretiyle MegaribüzZaman’ adında arapça bir eser yazdı." Daha sonra, bu eseri kendisi nazmen kaleme alarak ’Muhammediye’yi, kardeşi Ahmed-i Bicân da nesir halinde kaleme alarak ’Envarül-Aşıkin’i meydana getirdiler, ikiside ’Megâribden’ çıkmıştır. Ağır bir dille nazmedilmiş olmasına rağmen yüzyıllar boyu Anadolu, Kırım, Kazan ve Başkırt Türkleri arasında okunan, Süleyman Çelebi’nin Mevlidinden daha yaygın bir şöhrete erişen Muhammediye, İçindeki üç müstezadın ziyade beyitlerini de sayarsak 9119 beyitlik bir Siyer’dir. Eserin müellif elinden çıkmış ilk nüshası, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Arşivinde bulunmaktadır. Eser 1449 tarihinde tamamlanmıştır. Müellifin ilk sayfadaki vasiyetine göre eser yakın zamanlara kadar Gelibolu’da kalmış, İkinci Cihan Harbi tehlikesine karşı tedbir olarak 1943’te Ankara’ya götürülmüştür. Halen Sultan II. Abdülhamid tarafından yapılan sedef kakmalı abanoz bir mahfaza içinde muhafaza olunmaktadır.