Unvanlar, etiketler, lisanslar, yüksek lisanslar vb. birçok kavram havada uçuşuyor. Teknoloji ilk zamanlarında hayatımızı kolaylaştırıyor iken bu günlerde çarpışmalara, kesişmelere, anlamsız karmaşalara gebe. Hayatlarımız çarpışıyor ve yaralı, bereli olduğumuzu dahi anlamaya fırsat kalmadan o büyük ağacın dalında asılı etiketi almaya koşuyoruz. Bir tane daha, bir tane, bir tane; çok tane daha. Niye yapıyoruz? Sizce bu telaş niye? Gelip geçtiğimiz bu hayatta neyi biriktiriyoruz ki! Şayet bizimle işaret, sembol veya bilgi dışında “insan” formunda konuşuyor olsaydı, eminim halimizi gülümseyerek izlediğini anlatırdı. Düşünsenize bize ait olmayan bir dünyada, sanki bizimmiş gibi davrandığımız anların sayısını. Şüphesiz merhamet ve şefkati çok yüce. Bir gün dahi yaptığımızı sandıklarımıza sitem etmedi. Belki de yer yerinden oynamadığı için derin bir minnettarlık duymamız gerekiyor. Neden mi?
Herkese göre farklı bir yanıtı olan bu soruyu kendi gönlümde doğan hissedişle, çerçevesini kurucu/işveren/patron olarak belirlediğim küme üzerinden anlatmaya gayret ettim. İnsanlığın “iş” ve “para” ile ilişkilerini örnekledim sizin için. Para her kapıyı açar. Para her derdi çözer, diyorlar. Ben paranın hikayesini baştan sona gözlemledikten ve kaynağını anladıktan sonra şöyle diyorum: “O” her şeyi çözer, gücü her şeye yeter. Bize düşen bu dünyada olamayacağın “sen”ler için mücadele etmek yerine olan “sen”e hakkını vermektir.
Para Aşkına…