Yoksul küçük bir çocuğun, kocaman bir oyuncak deveyle olan hayallerle süslenmiş, imkansız dostluğu...
Cadde ve kavşakları hızlıca geçerken kendi kendime söyleniyordum: “Babam şimdiye kesin uyumuştur…” Bir taraftan da düşünüyordum: “Peki ya oyuncakçı? Kesin o da kapatmıştır. Gece gece kim gelip oyuncak alır ki? Kesin devemi satmış, sonra da dükkânın kapısını kapatıp gitmiştir… Keşke devemle konuşabilseydim. Korkarım dün gece bana verdiği sözü unutmuştur. Ya yanıma gelmezse? Yok, kesin gelir. Hem kendisi dedi, yarın yanına gelirim sırtıma binersin beraber Tahran’ı gezeriz, diye. Deveye binmenin de zevki başka olurdu ya!