Bu, günümüzden yaklaşık 1,5 milyar yıl önce dünya üzerinde yaşamış insanların hikayesidir. İnsanoğlunun dünya üzerindeki nüfusu 17 milyara ulaşmıştı. Su ve gıda savaşları başlamış dünya üzerindeki her ülke kendi ırkının yaşaması için diğer ırklarla savaş halindeydi. İnanılmaz sayılara ulaşan nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması hemen hemen imkânsız görünüyordu. Büyük kitlesel imha silahları geliştirilmişti ve insanlar acımasızca birbirlerini yok ediyorlardı. Bu yok edişte kullanılan silahlar günümüzdeki hidrojen bombası gücünde idi. Çoğunlukla da kimyasal silahlar tercih ediliyordu. Savaş sadece insanların ölümüne değil, dünyanın da yaşanmaz bir yere dönüşmesine sebep oluyordu. Radyasyon toprakları ve suları kullanılmaz hale getirmişti.
O zamanlar insanlar tıpkı bugünkü gibi ırklara ayrılmışlardı ve her ırk kendi insanının yaşaması için diğerlerini acımasızca yok etmeye çalışıyordu. O dönemin en güçlü ülkelerinden biri sayılan Aldaren ırkının lideri Mahranbel yine aynı derecede güçlü diğer ırkların liderlerini çok gizli bir toplantıya çağırdı. Öncelikle savaşın dünyamıza verdiği fiziksel zararlardan ve sonucunda dünyanın yaşanmaz bir yer olacağından, savaşın hiçbir galibinin olamayacağından ve sonuçta milyarlarca insanın öleceğinden bahsetti. Kendisine yüce yaratandan mesajlar geldiğini ve bunun sonuçlarının kendisine gösterildiğini ilan etti. Bu bir nevi dinsel bir seçilmişlik ilanı idi.
Sonra ne mi oldu?
İsmail Gürten bu fantastik romanında, insanın geçmiş yaşam tecrübelerinden yola çıkarak, geleceğe dair kehanet niteliğinde öngörülerde bulunuyor. Eğer lütfedip okursanız; bu kitapta insanı ve insanın karanlık tarafını göreceksiniz…