Toplum bilimleri, genelde, yapı ile tarih arasında bir karşıtlık olduğunu varsayar, neredeyse doğal bir durumdur bu. Sahlins, bu kitapta, varolduğu söylenen bu karşıtlığı yeniden ele almaktadır. Bu iki terim, yapı ile tarih, yeniden tanımlanmaya çalışılmakta ve ilişkilerin doğası yeniden sorgulanmaktadır. Tarih Adaları, Pasifik'teki adalardır: Hawaii, Yeni Zelanda, Fiji. Bu adalar Batı tarihine ne zaman, nasıl dahil oldular? Bu tarihten önceki tarihleri neydi? Avrupalıların bir anda karşılarında bitmeleriyle, bu "Adalılar"ın kültürlerine ne oldu? Bu karşılaşmanın, Kaptan Cook'un öldürülüşünün, bu öldürmenin "anlamı" neydi? Antropolojik çözümleme, tarihsel olayların, ancak ve ancak, onları önceleyen kültür düzenleri içinde anlam kazandırdıklarını ortaya koyar, ama, beklenmeyen bir "olay", tüm bir dünya kavrayışını alaşağı da edebilir... Pasifik adalarının sakinleri, geleceklerini düşünmek için geçmişlerini sorguladılar. Sahlins bu kitabında, geçmişin şimdideki yerini bir kez daha tartışmaya açıyor. Ve şunu ekliyor: "Antropoloji tarih dalına katkıda bulunacak ögeler barındırır. Söylemeye gerek yok, tersi de geçerli. Yine de, bu bilimdalları arasında daha fazla işbirliği olması gerektiğini savunmuyorum yalnızca. Bir yerde belirttiğim gibi, 'sorun artık tarih kavramını kültürün antropolojik deneyimi yoluyla çürütmektir'. Ancak elde edeceğimiz sonuçlar tek yanlı olmayacaktır: Tarihsel bir deneyim de hiç kuşkusuz (yapı da içinde olmak üzere) antropolojik kültür kavramını çürütecektir.