Fikrin mülkiyeti olur mu? İnsanoğluna özgü entelektüel kapasite, yıldan yıla yaygın bir özelleştirmeyle tehlike altına giriyor: “Fikri mülkiyet” kişilerin ve kurumların tekeli altına alınıyor.
Sanat eserlerinin kopyalarını paylaşanlar “korsanlıkla” suçlanırken, ilaçların patentlenmesi bunlara ulaşımı güçleştiriyor; bitki tohumlarına ve hatta insanın DNA parçacıklarına bile telif ve patent korumaları getiriliyor.
İnsan üretimi ve araştırmasının entelektüel tekel altında toplanmasının bahanesi olarak da, bu buluş ve ürünlerin mucitleri, inovatörleri ve üreticilerinin yaratım çabalarının teşvik edilmesi ve korunması gerektiği gösteriliyor.
Entelektüel Tekele Karşı, bu iddiaları sınamak amacıyla hazırlandı. Patent ve telif haklarıyla korunan fikri mülkiyetin, gerçekten yaratıcılığa destek verip vermediğini sorguluyor. Yoksa insan ırkının yaratıcılığı, azınlığın lehine dondurulup, kişi ve kurumların çıkarları doğrultusunda mı saklanıyor?
ABD, AB ve DTÖ vasıtasıyla tüm dünyaya yayılan, soyut insan üretiminin mülkiyete dönüştürülmesi çabalarının nasıl geliştiğini, elimizden neleri aldığını ve ekonomik açıdan makul olmamasına rağmen neden tekelciler tarafından desteklendiğini görebilmemize yardımcı olacak bir çalışma.