Bugün, bazı krallıklar ve çağdaş siyasal-toplumsal yapılara henüz uyum sağlayamamış kabileler dışında, demokrasiyi anayasal bir norm olarak benimsemeyen bir devlet ve toplum bulmak oldukça güçtür. Demokrasinin kendine özgü değerler evreni, onu bir yönetim ve yaşama biçimi olarak küreselleştirmiştir. Küresel bir değer olmaktan da öte, evrensel bir değer olmuştur demokratik rejim. Bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak, bugün dünyada, temsile dayalı demokrasiden bir ileri aşamaya, doğrudan demokrasiye geçme çabaları görülüyor. Bu çabalar, bir bakıma yönetme ve karar alma işlevinin gerçek egemen olan halk tarafından yerine getirilmesi için, bütün olanakların kullanılması çabalarıdır. Yaklaşık 140 demokratik yapılanmaya sahip devletten yalnızca 20 kadarı “işlevsel bir demokrasiyi” yaşatabilmektedir. Bu tablo da demokrasinin kökleşmesi için uygarlığın şimdiye kadar gösterdiği çabaların henüz yeterli düzeyde olmadığını ve daha alınması gereken uzun bir yolun olduğunu göstermektedir. İnternetle birlikte gelen yeniliklerin, geleneksel kitle iletişim araçlarının yanında, katılımcı yönetim düşüncesini gerçekleştirmede önemli bir işlevi yerine getireceği geniş bir biçimde tartışılmaktadır. Örneğin, internetle daha fazla siya-sal katılmanın sağlanabilmesinin yolları aranıyor; çeşitli ülkelerde yönetimler bazı hizmetleri internet aracılığıyla online olarak yerine getirme çabası içerisine girmiş görünüyorlar. Toplumsal değişmenin gücü, devlet etkinliklerinin yeniden düşünülmesi ve yerine getirilmesi yöntemlerini değiştirmeye zorluyor. Siyasal katılma konusunun özel olarak yerel yönetimler düzeyinde ele alınmasını zorunlu kılan diğer bir neden de kentsel siyasete olan ilginin günden güne yoğunlaşarak artmasıdır.