Özgürlük Şarkısı, hınzır, kör bir kütüphanecinin zihnindeki labirentte kaybolmayı göze alarak dolaşmaktan çekinmeyenlere melodilerle bezenmiş bir yolculuk. Geçmişin artık geri gelmesi mümkün olmayan kömür karası hüzünlü anılarından sonsuz kadar uzaktaki başlangıca, küf kokan yaşlı sinema salonlarından Oğuz Atay'ın daha önce geçtiği ve hala ayak izlerini taşıyan istasyona götürüyor.
Nereden geldiği fark edilemeyen bir müziğin eşliğinde on yedi öyküde toplumsal kırılma noktalarının hayatlarımıza etkisini, ilk aşkımızı, sokak aralarını, vardiya düdüklerini, yıkılan hayalleri ve “yine” de umudu anlatıyor. Aniden yükselen “Debout! les damnés de la terre.” başka marşlar ve başka şarkılarla çoğalıyor, çoğalıyor.