Bay Editör istediği kadar bu dağınıklığı toparlamaya çalışsın, beceremeyecek. Bu iki yoldaşın öznel yaşamlarını gerçeğin merkezine yerleştirmeye çalışırken içine düştükleri kaosu olduğu gibi; sakınmadan ve eksiltmeden yansıtmalarına bir türlü engel olamadı, olamayacak. Çünkü, okumakta olduğunuz bu sorgulama kılavuzu, onların varoluşlarının mütemmim cüzü. Bay Editör çok istiyorsa, kendi geçsin klavyenin başına… [Müştereken böyle düşünüyorlar] Okuyucuya en hoş gelen satırların altını çizsin ve sadece altı çizilmiş o satırları yayınlasın matbaasında, dilediği kadar para/şan/şöhret/rozet edinsin, kendisi bilir. Oysa Kerem ve Kerim sadece kendi yaşamlarının çaprazlama gerçeğini, Doğu’da atan kalpleri ile Batı’yı seyreyleyen akıllarının tam orta yerinde dip tutan kişiliklerini sorgulamak için başvurdular bu satırlara. Sorgulayıp biraz daha anlayabilmek için yaşamlarını, o yaşama söz geçirebilmek için, “Yaşamaya Dair” yani… Koca Nazım Hikmet misali, hani/ yani/ mesela diyorlar ya, tıpkı onun gibi…