“Hekimler, her sabah adına ‘vizit’ denilen ayrı bir ritüel ile başlarlar güne. İyileşen hastaların yüzündeki gülümsemedir onları diri tutan... Hastane koridorları neredeyse ülkenin sosyolojisini yansıtan insan manzaraları ile doludur. Hastalıklardan çok insanların çaresizliği etkiler sizi...”
Elinizdeki kitap, bu anlamda “vizit izlenimleri” olarak da düşünülebilir... Şükrü Hatun, bu ülkenin “hekimlik” ve “hastalık” deneyimleriyle ilgili güçlü gözlemler sunuyor. Yaşananlara dair tanıklıklar, betimlemeler, portreler, onun yanında sağlıkla ilgili tavsiye ve uyarılar da yer alıyor yazılarda. Fakat bu kitap ne bir “doktor hatıratı”dır, ne de bir “pratik sağlık bilgileri rehberi”... Kendine ve etrafına farfarasız bir duygusallıkla, şuurlu ve “aktif” bir şefkatle bakan bir hekimin, Türkiye’nin ve “global çağın” sağlık ortamına ilişkin düşünceleri, önerileridir. “Hekimliğin insancıl özündeki aşınmayı” sorun eden yazılardır. “Hekimin kendisini de bir tedavi olarak sunduğu” o “eski” hekimliği arayan yazılar...