Bu günlük fikri hep annemin başının altından çıktı. Tuvalette geçirdiğim zamanı verimli kullanmam gerektiğiyle ilgili garip bir fikirle geldi bana. Büyük iş’imi yaparken günlük yazabileceğimi söyledi. “En fazla beş-sekiz dakika arası sürsün!“ diye de ekledi. “Kabız olmanı istemem.” Böylece tuvalette günlük yazma maceram başladı. Önceleri sıkıcı notlar tutuyordum… Ailem, arkadaşlarım, okulda yaptıklarım hakkında... Sonra annem bir dergide yazar olarak işe girdi ve iş gezilerine giderken kız kardeşimle beni de yanında sürüklediği için daha ilginç konular hakkında yazmaya başladım: Şişko ve pörtlek gözlü kurbağaları gözlemlemek, gelecekten haber veren papağanla tanışmak, çikolatadan yapılma gerçek boyutta bir F1 arabası görmek gibi. Gittiğimiz tüm ilginç yerleri kaydetmeye çalıştım. Bu sayede günün birinde çok ünlü olacağım ve günlüğüm de çok para edecek!