Ölüm Dirim ve Aya Kaçış
Gürül gürül çağıldayan bir nehirdir Saroyan. Her durum ve koşulda yaşama sarılması, sevgisi, öfkesi ve kavgasıyla gürül gürül hatta suskunluğuyla…
Paris-Fresno Güncesi, Saroyan’ın, kalabalık orkestrasyonlu ve gürültülü tarzından usul usul sıyrılıp, kendi kendine caz denemeleri yapmaya başladığı dönemlere, yazarın altmış yaşına girdiği günlere götürüyor bizi. Bir iç konuşmalar bütünü güncede yazılanlar. Okurken, özel Saroyan tarihinin tanığı olduğunuzu hissediyorsunuz.”Gelin, dinleyin, bakın aklımdan neler geçiyor. Tüm eski dostları bu dünyadan teker teker göçmeye başlayan ünlü bir yazar, altmışına geldiğinde neler hisseder? Gelin, bu benim tarihim, tarihime tanık olun.” demiyor güncesinin hiçbir yerinde, ama siz öyle dediğini duyar gibi oluyorsunuz.
Ölüm düşüncesi bir daha bırakmayacak şekilde yakasına yapışmış olsa da, hayatta olmak, insan olmak, onun için kesintisiz bir zevk ve neşe kaynağı olmayı sürdürüyor. Saroyan, yaşamak işini özel bir tavra ve bir eğlenceye dönüştürüyor. Okurken düşünmeyi, düşünürken muzipçe gülümsemeyi sevenler için.