KUDÜS, EL-KUDS,
YERUŞALAYİM,
BARIŞ ŞEHRİ...
Her şey Kudüs’le başlamıştı. Tanrı böyle istiyordu. Gidip hacı olacaklar,günahlarından arınacaklardı. Ama Haçlılar bu sefer sırasında, o güne kadar görülmemiş ölçüde bir şiddet uyguladılar. Kendilerine hizmet edebilecek Müslümanları,
Yahudileri hatta Hıristiyanları acımasızca öldürdüler. Raimundus Aguilers, Historia Francorum’da şöyle der: “Görülmeye değer sahneler gerçekleşti. Adamlarımızın bazıları −ki bunlar en merhametlileriydi− düşmanlarını kılıçtan geçiriyordu. Diğerleri ise daha uzun süren işkenceler yaptılar. Şehrin sokakları cesetlerle doluydu. Ama bütün bunlar, Süleyman Tapınağı’nda yapılanların yanında hafif kalıyordu. Orada ne mi oldu? Eğer size gerçekleri söylersem, buna inanmakta zorlanabilirsiniz.”
İpek Kobaner, Yağma Yağmur, Doğma Güneş: Kudüs Düştü kitabında, bu kadim şehrin kaderini tayin eden kanlı savaşı çarpıcı detaylarıyla aktarırken, neredeyse bin yıl önce gerçekleşen bu sürecin hikâyesiyle bizlere tarihin tekerrürden ibaret olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.