Son Krallık
Kardeşlerin en büyüğü ağabeyim Dılgeş’ti. Sonra ablalarım Yekbun, Hebun ve en küçüğü ben Zaho. Ağabeyim Dılgeş’e çok özenir, onun yerinde olmayı isterdim. Dılgeş on altı yaşındaydı. Artık bir reis gibi davranıyordu. Çok gururluydu, çünkü kendisini reisliğe hazırlıyordu. Ancak onun iyi yürekliliğini asla unutmayacağım. Uzun boyluydu, kasları gelişmiş, sert yapılı bir vücudu vardı. Bakımlı siyah saçları omzuna dökülüyordu. Dılgeş’i, haşin kızıl atının üstünde, aşiret süvarilerinin önünde, zırh kuşanmış, arkadan bağlanmış saçlarını, miğferin arkasındaki delikten tıpkı atın yelesi gibi sarkıtıp, rüzgarda savurduğunu görseydiniz, benim Ahura Mazda yerine ağabeyim Dılgeş’i kutsal görmemi kınamazdınız.