Dilin Hep Allah'ı Zikretsin!
Efendimiz (s.a.v.) onun sadık dostu Hz. Ebubekir (r.a.) Medine´ye hicret ederken, izlerini süren mekkeli müşriklerden korunmak için Sevr mağarası´na gizlenir. Gerek mağaraya giderken, gerekse mağaraya sığındıklarında Hz. Ebubekir´in tek korkusu vardır
Allah´ın Resulü´nün başına bir şey gelmesi... becerikli bir iz sürcüsü, Mekke askerlerini Sevr mağarasına kadar getirir. Askerler mağaranın önüne geldiklerinde Efendimiz (s.a.v.) sakindir. fakat, Mekkelilierin konuşmalarını ve ayak seslerini duyan Hz.Ebubekir´in (r.a.) endişesi hayli artar. korkulu bir halde: "Ya Resulallah benim ölmemin bir önemi yok. Ama sana bir kötülük yaparlarsa, bütün ümmet helak olur." diyerek endişesini dile getirir. Efendimiz (s.a.v.) ise; huzur telkin eden haliyle onu en güzel şekilde teselli eder:
"Tasalanma! Allah bizimle beraberdir..." Ve mağara arkadaşına ilk zikir talimatını verir: "Dilini damağına yapıştır ve içinden gizlice haykır: Allah, Allah Allah..."
Peygamberimiz´in (s.a.v.) söylediği şekilde Allah´ı anan hz. Ebubekir´in kalbi, feraha kavuşur... Üzerlerine ilahi bir suskunluk inerartık ne korku kalır gönlünde Hz. Ebubekir´in ne de zerre kadar tasa...
İnsan, Allah ile kendisi arasındaki manevi irtibatı sağlamak için O´nu hatırlayıp anma ve emirlerine uyum sağlama durumundadır. Esma-i hüsna, ilahi sıfatlara , tesbih, tahlil, tahmid ve dua cümleleri dil ile zikir kapsamı içinde yar alan ve Allah´ı hatırlatan vasıtalardır.